Eğitim ve Öğretim Araştırmaları DergisiJournal of Research in Education and TeachingŞubat 2014 Cilt:3 Sayı:1 Makale No: 32 ISSN: 2146-9199337AİLE VE ÇOCUK İLİŞKİSİNDE İNTERNETİN YERİ: NİTEL BİR ARAŞTIRMAYrd. Doç. Dr. Ali Murat KırıkMarmara Üniversitesiİletişim Fakültesimurat.kirik@marmara.edu.trÖzetİnternet çağımızın en önemli teknolojisi durumunda olup dünya genelinde yer alan milyonlarca bilgisayarın birarada bağlantılı bir şekilde bulunduğu geniş bir ağdır. Her yaştan her kullanıcı internet teknolojisine yoğun birşekilde ilgi göstermektedir. Toplum ve teknoloji birbiriyle sürekli etkileşim halindedir. Aile ise toplumun temeltaşını oluşturmaktadır. Bu çalışma ise ebeveynlerin internete yönelik bakış açılarını belirlemek amacıylayapılmıştır. Araştırmada çocuk ve aile ilişkisi internet üzerinden irdelenmiştir. Bu amaca yönelik olarak 50ebeveyne internet ile ilgili 5 farklı açık uçlu soru yöneltilmiştir. Ebeveynlerin sorulara verdikleri cevaplar nitelaraştırma teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma neticesinde ebeveynlerin internet konusunda yeterlibilgi düzeyine sahip olmadığı ortaya çıkmış ve konuya yönelik çözüm önerileri sunularak çalışmasonlandırılmıştır.Anahtar Sözcükler: İnternet, aile, nitel araştırma, internet okur-yazarlığı, etkileşim.PLACE OF INTERNET IN FAMILY AND CHILD RELATIONSHIP: QUALITATIVE RESEARCHAbstractInternet is the most important technology of our age. The Internet, is the large network of millions ofcomputers around the world that are all connected to one another. Users of all ages are interested in internettechnology intensively. Society and technology are in continuous interaction with each other. Family is thecornerstone of society. This study was made to determine the perspectives towards the internet of parents.Research has examined the child and family relationships over the internet. For this purpose, 5 open-endedquestions were asked to parents about the internet. Answers of parents were examined and analyzedqualitative research methods. As a result of the research experience of the parents revealed that lack ofinformation on the internet and solutions are presented.Key Words: Internet, family, qualitative research, Internet literacy, interaction.GİRİŞAile; anne, baba ve çocuklardan oluşan en küçük insan topluluğu olmasına rağmen toplumun temel taşıdurumundadır. Birey doğduğu andan itibaren ailesiyle tanışmakta ve aile bireyleriyle iletişim kurmaktadır.Böylelikle sosyalleşme süreci başlamakta, hayata dair deneyim ve bilgiler elde edilmektedir. Sosyalleşmenin ilkaşaması aile içerisinde gerçekleşmektedir. Özellikle aile bireylerinin karakteri, davranışları ve hayata bakış açılarıçocuğun gelişim sürecine doğrudan etki etmektedir. Bu açıdan ailenin çocuk gelişimindeki önemi yadsınamazderecede büyüktür.İlk eğitim okuldan önce aile içerisinde gerçekleşmektedir. Anne ve babalar, çocuğun hayata dair bilinçlenmesinisağlamaktadır. Çocuk ve aile üzerine önemli çalışmaları bulunan Haluk Yavuzer, ailenin çocuk üzerindeki rolünüsekiz başlık altında sıralamaktadır (2012: 132):Aile, çocuğun toplum tarafından kabul görmesine yardımcı olmaktadır.Aile, çocuğun sosyal hayatta ve çalışma ortamında başarılı olabilmesi için yönlendirici bilgilersunmaktadır.Aile, çocuğun karakter ve yeteneklerinin ortaya çıkmasında yol gösterici olmaktadır.Eğitim ve Öğretim Araştırmaları DergisiJournal of Research in Education and TeachingŞubat 2014 Cilt:3 Sayı:1 Makale No: 32 ISSN: 2146-9199338Aile, çocuğun hayatta karşılaştığı ya da karşılaşacağı problemlerin çözümüne yardımcı olmaktadır.Aile, toplum tarafından kabul görmüş tutum ve davranışları çocuğa aşılamaktadır.Aile, çocuğun gelecekte zorluk çekmemesi adına güven duygusunu kazandırmaktadır.Aile, ahlaki alışkanlıkların kazanılmasında çocuğa örnek olmaktadır.Aile çocuğun sosyalleşebilmesi adına çocuk için rol model olmaktadır.İletişim teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte hızlı bir toplumsal değişim yaşanmaya başlamıştır. Bu değişimdentoplumun en küçük yapı taşı olan ailenin de etkilendiğini söylemek mümkündür. Özellikle internetteknolojisinin gelişim göstermesi toplumsal ilişkilerin daha çok sanal bir boyut kazanmasına neden olmuştur. Buçalışmada kitle iletişiminin farklı boyutlar kazanmasını sağlayan internet teknolojisinin aile ve çocuk ilişkisiiçerisindeki etkisi derinlemesine irdelenecek ve internet okuryazarlığının aile açısından taşıdığı önemedeğinilecektir. Çalışmada internet okuryazarlığının her yaştan her kesime kazandırılmasının gerekçeleriaktarılacak ve internet konusunda çocuklardan önce ebeveynlerin bilgilendirilmesi gerektiği savunulacaktır.Aile ve Çocuk EtkileşimiÇocuklar, ailelerin olduğu kadar ülkelerin geleceğinin güvencesi durumundadır. Çocukların yetişmesi ve toplumtarafından kabul görmesi noktasında ailelere büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Anne ve babalarınıntutum ve davranışları, yetiştikleri ortam ve demografik özellikleri çocuğun kişilik özelliklerini derindenetkileyebilmektedir. Çocukların başarılı ve sağlıklı bireyler olarak yetişebilmeleri için baskı ve stresten uzakortamlara gereksinim vardır. Özellikle Türk toplumunda çocuğun daha çok anne tarafından büyütüldüğüvarsayımı bulunmaktadır. Fakat değişen yaşam koşullarıyla birlikte gerek baba, gerekse de anne çalışmakzorunda olduğundan ebeveynler müşterek olarak çocuklarını büyütmek durumundadır. Dolayısıyla toplumungenelinde çocuk bakımımdan anneler kadar babalar da sorumludur. (Özyürek, Şahin, 2005: 20) Annenin deekonomik özgürlüğe sahip olması aile yapısını köklü bir şekilde değiştirmekte ve çocuğun gelişim sürecinedoğrudan etki etmektedir.Çocuk ve aile etkileşimini olumsuz yönde etkileyen en temel unsur ise şiddettir. Şiddet “kişiye zarar vericieylem” olarak ifade edilmektedir. Şiddet sadece aileyi değil, toplumun genelini de olumsuz yöndeetkilemektedir. Özellikle aile içi şiddet günden güne artış göstermektedir. Fiziksel, duygusal, siyasal ya da cinselboyutlarda kendisini gösteren şiddet ailelerin geleceğini tehlikeye atmaktadır. Güler, Uzun, Boztaş veAydoğan’ın da ifade ettiği gibi şiddet uygulayanların %95’i erkek olmakla birlikte şiddete maruz kalanların%90’dan fazlası ağırlıklı olarak kadın ve çocuklardır. (2002: 128) Şiddete maruz kalan annelerin çocuklarınaşiddet uygulaması ise düşündürücü bir diğer noktadır.Çocuk doğduğu günden itibaren yaşadığı çevreye duyarsız kalamamaktadır. Şiddet ortamında yetişen ve süreklişiddet gören çocuk zamanla saldırgan, kendine güvensiz bir kişi durumuna gelmektedir. Çünkü davranışbozuklukları 0-6 yaş döneminde ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde şefkatli bir ortamda yetişen, ebeveynlerindensevgi gören çocuk özgüven ve cesaret kazanmaktadır. Ancak anne ve babası tarafından sürekli sevgi gösterilençocuk da şımarabilmekte, suça ve mutsuzluğa sürüklenebilmektedir. Bu nedenle ailenin çocuğa göstereceğisevgi ve ilgiyi de dozunda bırakması gerekmektedir. Bireyin kişilik özelliklerinin oluşumu 12 yaşına kadar devametmektedir. (Solak, 2008: 29-32) Bu süreç içerisinde anne ve baba çocuğa karşı sergilediği her davranışa dikkatetmelidir. Şu unutulmamalıdır ki çocuk, kişilik gelişiminde rol model olarak ebeveynlerini almaktadır.Ailesi ile birlikte sağlıklı iletişim kurabilen çocuk, daha rahat bir şekilde sosyal ilişkilerini yürütebilmektedir.Hunter, çocukların gözlem yoluyla öğrendiğini vurgulamaktadır. Çocuklar genellikle, anne ve babalarınındavranışlarını taklit etmekte ve böylelikle ebeveynleriyle özdeşleşmektedir. Ebeveynlerin sergiledikleri her türlüdavranışı akli süzgeçlerinden geçirmesi gerekmektedir. Çocuğun sağlıklı tutum ve davranışlar sergileyebilmesiiçin öncelikle anne ve babaların anlayışlı olması şarttır. Bununla birlikte ailelerin ekonomik koşulları da çocuğungelişim sürecine etki etmektedir. Maddi anlamda sıkıntı çeken ailelerin çocukları kimi zaman hayatta çeşitlisorunlarla karşı karşıya kalabilmektedir. (Çağdaş, Seçer, 2002: 60). Ancak ekonomik bakımdan zengin olanailelerin çocukları da şımarık bir şekilde yetiştirilebilmektedir. Bu noktada aileye önemli görev ve sorumluluklardüşmektedir.Eğitim ve Öğretim Araştırmaları DergisiJournal of Research in Education and TeachingŞubat 2014 Cilt:3 Sayı:1 Makale No: 32 ISSN: 2146-9199339Ailenin birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi çocuğun sağlıklı bir gelişim süreci içerisinde yetişmesiaçısından büyük önem arz etmektedir. Çünkü aile ortamı içerisinde sağlıklı iletişim kuramaya çocuk, dış dünyaile kurmuş olduğu ilişkilerde çoğu zaman zorluk çekebilmektedir. Anne ve babanın sürekli kavga ettiği, egokavgasına giriştiği karmaşık bir ortamda çocuğun düzenli bir hayat sürmesi oldukça zordur. Portes ve arkadaşlarıgörev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen sürekli tartışan ebeveynlerin yaratmış olduğu olumsuz ortamdançocukların etkilenmesinin doğal olduğunu belirtmektedir. (Demircioğlu, Şahin, Günindi, 2011: 95) Aileniniletişim sorunu yaşaması birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Saygı ve sevgi ortamının yok olması busorunların temelini oluşturmaktadır. Böylelikle çocuk giderek sorumsuzlaşmakta ve vazifelerini gerektiği ölçüdeyerine getirememektedir.Çocukların yetiştirilmesi noktasında ebeveynler farklı yöntemler kullanmaktadır. Anne ve babanın hayata bakışı,yaşam tarzı ve çocukların sergiledikleri tavırlar yöntemlerin farklılaşmasına neden olmaktadır. Ebeveynlerinbirçoğu çocuğu sürekli kontrol altında tutmayı amaçlamaktadır. Bu durum çocuğun ikileme düşmesine nedenolmakta ve anlam dünyası belirsizleşmektedir. Ebeveynler zorlamanın olmadığı durumlarda çocuğun iyi eğitimalamayacağını düşünmektedir. Ancak bu pek doğru bir kanı değildir. Aksine çocuk ve aile etkileşiminde önemliolan anne ve babanın davranışlarıdır. Anne ve babanın davranışlarını örnek alan çocuk, hayatını onlardangördüğü ve öğrendiği hareketlere, tutum ve davranışlara göre şekillendirmektedir. (Demiriz, Öğretir, 2007: 107)Anlaşılacağı üzere çocuk doğduğu günden itibaren anne ve babasına ihtiyaç duymakta ve onlarıgözlemlemektedir. Ebeveynlerin bu noktaları sürekli göz önünde bulundurması gerekmektedir.Ebeveynler ve çocuk sürekli iletişim içerisindedir. Bu açıdan aile yaşanan herhangi bir olay çocuğunpsikolojisinin bozulmasına neden olabilmektedir. Çünkü annenin ya da babanın yaşamış olduğu herhangi birolay doğrudan çocuğu da ilgilendirmektedir. Bu olaylar arasında hastalık, doğal afetler, zorunlu göç… vb. yeralmaktadır. Ailelerin kimi zaman ekonomik zorluklar yaşaması oldukça doğaldır. Aile içi kavgaların büyük birçoğunluğu ekonomik nedenlerden dolayı çıkmaktadır. Şayet aileler bu ortamdan etkilenir ve çocuğa da ruhhallerini yansıtırlarsa çocuğun gelişimi adına önemli problemler meydana gelebilmekte ve çocuk çok sevdiği aileortamından soğuyabilmektedir. Çocuğun en büyük korkusu ölüm değil, anne ve babasından ayrı kalmaktır.(Yörükoğlu, 2000: 86-87) Bu açıdan aile içerisinde yaşanan her türlü sorun doğrudan çocuğun etkilenmesineneden olmaktadır. Çocuğun aile bireyleri ile kurduğu iletişim yaşadıkları ve öğrendiklerine göre değişiklikgösterebilmektedir. Anne ve baba bu iletişimi sürekli sıcak tutmak durumundadır.Çocuğun birey olarak yetiştirilebilmesi büyük önem taşımaktadır. Bunu sadece bilinçli anne ve babalargerçekleştirebilmektedir. Bu açıdan ebeveynler öncelikli olarak çocuğa kendi değerlerini tanıtmak zorundadır.Doğru ve yanlış eylemlerin neler olduğunu örneklerle açıklamak durumundadır. Fakat çocuğa yönelik yapılan enbüyük yanlış onu ödül ve cezadan yoksun olarak yetiştirmektir. (Atabek, 1998: 80-81) Ödül ve ceza çocuğunbütün hareketlerinin denetim altında tutulmasını sağlamaktadır. Çocuk gelişim safhasında isteyerek ya daistemeyerek hatalı davranışlar içerisinde bulunabilmektedir. Ebeveynlerin yapılan hataları dikkate almamalarıve çocuğu uyarmamaları, çocuğun kişilik gelişimine doğrudan etki etmektedir. Çocuk ödül ve ceza yoluaracılığıyla bireyselleşmekte ve yaşadığı çevreyi, dünyayı idrak edebilmektedir. Ancak bu noktada dikkatedilmesi gereken başka bir ayrıntı bulunmaktadır. Çocuğun yaptığı hataları şiddetle cezalandırmak yanlışların enbüyüğüdür. Bilinçsiz aileler kaba kuvvet kullanarak çocuğun cezalandırılacağını düşünmektedir. Küçük yaşlardaşiddetle tanışan çocuğun bilinçaltında yaşamış olduğu bu kötü sahneler, hayatının her noktasında karşısınaçıkmaktadır. Bu açıdan ebeveynler çocuğa sağduyu ile yaklaşmalıdır.Etkileşimli Sanal Bir Dünya: İnternetTeknolojinin hızlı bir şekilde gelişim göstermesiyle birlikte internet hayatın her noktasına girmiş bir durumdadır.Bilgi, fotoğraf, görüntü, haber, metin ve verinin hızlı bir şekilde iletilebilmesi, oyun, elektronik posta, videokonferans, sohbet odaları, sosyal paylaşım ağları gibi hizmetlerin varlığı internet teknolojisini çağımızınvazgeçilmezi durumuna getirmiştir. Bununla birlikte dezenformasyon (bilgi çarpıtma), bilgi kirliliği ve tekrarı,sahtecilik, fikir korsanlığı, yasa dışı işlemlerin internet üzerinden gerçekleştirilmesi bu teknolojinindezavantajları arasında yer almaktadır. (Fuchs, 2013: 1) Olumsuz özelliklerine rağmen internet, iletişim alanınınyeniden biçimlendirilmesini sağlamış ve etkileşim unsurunu bünyesinde barındıran yapay bir dünyanınoluşumunu sağlamıştır.Eğitim ve Öğretim Araştırmaları DergisiJournal of Research in Education and TeachingŞubat 2014 Cilt:3 Sayı:1 Makale No: 32 ISSN: 2146-9199340İnternet gelişim gösterdiği ilk günden itibaren üzerine büyük tartışmalar yürütülen bir teknoloji olmuştur. Enbasit tanımıyla internet; bilgisayarlar arası dosya aktarımını gerçekleştiren sisteme verilen addır (Peterson,2013: 4). Daha kapsamlı bir tanımla internet; “iki veya daha çok sayıda bilgisayarın birbirleriyle bağlantısıanlamına gelen bilgisayar ağlarının aralarında tekrar bağlantı kurmasıyla oluşan ve bu şekilde gittikçe büyüyüpgelişen, dünya çapında yaygın bilgisayar ağlarına dayalı bir iletişim sistemidir.” (İçel, 1998: 407) World WideWeb’in ortaya çıkışı interneti daha popüler bir duruma getirmiş, Web 2.0 sanal dünyada etkileşim olgusununmeydana gelmesini sağlamıştır. Bu sayede internet genel kullanımdan özel kullanıma doğru hızlı bir ivmekazanmıştır.Etkileşim olgusunun ortaya çıkmasıyla birlikte aktif kullanıcılar meydana gelmiş, tek yönlü iletişim yerini çokyönlü iletişime bırakmıştır. Etkileşimli web uygulamalarının kullanıcı denetiminde olması ve bu uygulamalararasından seçim yapabilme imkânı internetin yaygınlaşmasını sağlamaktadır. Günümüzde internet tabanlıteknolojiler hızlı gelişim göstermekle birlikte, internet ürünü teknolojilerin ömrü bir o kadar kısadır. Aynızamanda internet yeni bir ekonomik alan oluşturmakta, kullanıcılar yarı ya da tam zamanlı bir şekilde buteknolojiden gelir elde edebilmektedir. 2000’li yıllarla birlikte internet teknolojisinin alt yapısı yenilenmeyebaşlamış, ADSL sisteminin gelişim göstermesiyle birlikte bu teknoloji ucuzlamış ve yaygın bir hal almıştır.(Gülnar, Balcı, 2011: 407) Bu sayede internet dünya çapında faydalanılan teknolojik bir sistem olmuş, internetaracılığıyla uzaktan eğitimi faaliyetleri ön plana çıkmaya başlamıştır. (Kaya, 2002: 8)İnternet sürekli gelişim gösteren ve dünya genelinde nüfuzunu arttıran etkin bir kitle iletişim aracı durumunagelmiştir. İnternetin etkisini bu denli arttırmasında sosyal medyanın rolü büyüktür. Facebook, Twitter, Linkedingibi sosyal paylaşım ağları internet teknolojisine olan ilgiyi giderek arttırmaktadır. İnternet tabanlı bir şekildegelişim gösteren sosyal medyanın ana özelliklerini aşağıdaki şekilde sıralayabilmek mümkündür: (Mavnacıoğlu,2009: 64).Kullanıcılar, zaman ve mekân sınırlaması olmadan paylaşım yapabilmekte ve karşılıklı bir şekilde görüşalışverişinde bulunabilmektedirler.İletişim belli kurallar içerisinde değil, daha samimi bir ortamda gerçekleşmektedir.Kullanıcıların üretmiş oldukları içerikleri mobil ortamlar aracılığıyla da paylaşabilmektedir.Kullanıcılar kendi arkadaşlarını ve sosyal çevresini sosyal paylaşım ağları aracılığıyla takip edebilmekte,paylaşılan içeriklere yorum yapabilmektedir.Sosyal medya bilgi kirliliği sağlamakta ve kimi zaman dezenformasyon kaynağına dönüşebilmektedir.Kullanıcılar sosyal medyada hem takip eden hem de edilen durumuna düşmekte ve mahremiyetzedelenmektedir.İnternet teknolojisinin güç kazanması bilgi ve veriye ulaşım açısından kolaylık sağlamış, böylelikle diğer kitleiletişim araçları üzerinden yayınlanan, sunulan içeriğe erişim imkânı ortaya çıkmıştır. Yeni medya üzerinearaştırmalar yapan Manuel Castells, enformasyon ve bilgi teknolojilerinin toplumsal hayatı değiştirdiğinisavunmaktadır. Ona göre; gerçek anlamda kitlesel bir iletişim gerçekleştirebilmek için internet ve kablosuzteknolojilere ihtiyaç duyulmaktadır. Castells, internetin yüz yüze iletişime farklı boyutlar kazandırdığınıbelirterek ağ toplumunun haberleşme teknolojilerinden fazlasıyla faydalandığını ifade etmektedir. (2012: 229)Castells’in de belirttiği gibi internet yaş sınırlamasını ortadan kaldırmaktadır. Her yaştan, her kesimden, herülkeden farklı niteliklere sahip katılımcılar oluşan bu sanal cemaatin bir üyesi olabilmektedir. Başta sosyalmedyanın etkisiyle birlikte internet toplumsal bir katılım ortamı oluşturmuş, baskın ve tekdüze özellikler taşıyangeleneksel medyanın etkisini kırarak alternatif demokrasi ortamları meydana getirmiştir. (Dahlgren, 2009: 153)Sayısallaşan dünyanın etkisiyle birlikte bireylerin psikolojik, sosyolojik, ekonomik yapıları değişikliğe uğramayabaşlamış, internet her ortamda başvurulan önemli bir kaynak durumuna gelmiştir.Aile ve Çocuk Perspektifinden İnternete Bakışİnternetin yaygınlaşmaya başlaması sanal bir iletişim sisteminin oluşmasına neden olmuştur. Sanal iletişim ilebirlikte geleneksel medya giderek çehresini değiştirmeye başlamış, böylelikle yeni medya adı verilen kapsamlıbir teknoloji ortaya çıkmıştır. Yakınsama (yöndeşme) imkânı tanıyan internet birçok kitle iletişim aracınıbünyesinde barındırır bir hale gelmiştir. Sanal iletişim sosyal paylaşım ağları aracılığıyla kapsama alanınıarttırmaktadır. (Kırık, 2013: 71) Toplumun en küçük birimi olan aile bireyleri açısından da internet ayrı biröneme sahiptir.Eğitim ve Öğretim Araştırmaları DergisiJournal of Research in Education and TeachingŞubat 2014 Cilt:3 Sayı:1 Makale No: 32 ISSN: 2146-9199341Çağımızda internet hayatı kolaylaştırması, farklı uygulama ve hizmetleri bünyesinde barındırması açısındançocukların yoğun ilgi gösterdiği kapsamlı bir teknolojidir. Yeni medya çağının etkisiyle birlikte çocuklarinternetle çok erken yaşlarda tanışmakta ve bu teknolojiye yetişkinlerden çok daha kolay adapte olmaktadır.İnternet, çocukların soyutlama yeteneklerini geliştirmekte, yaratıcılık ve eleştirel düşünme potansiyelleriniarttırmaktadır. Bununla birlikte internetin birçok olumsuz yönü de bulunmaktadır. Bağımlılık ve çocuğun süreklisanal ortamda bulunmak istemesi aileleri çoğu zaman endişelendirmektedir. (Arman, Bereket, Ateş: 2011: 165-166) Kendini sürekli yalnız hisseden, ifade etmekte zorlanan çocuklar için internet kaçış ortamı oluşturmakta veonları yaşanan gerçeklikten koparmaktadır. Ayrıca sosyal ağlarda gezinme ve arkadaş bulma isteği çocuğuinternet ortamına bağımlı bir hale getirmektedir.Sosyal paylaşım ağları ve sohbet odaları çocukların yoğun ilgisine sahne olmaktadır. Bazı sohbet odaları cinseliçerikli olabilmektedir. Çocuk, yaşını ve kimliğini saklayarak bu odalara girebilmekte, neticesinde büyüktehlikelerle karşı karşıya kalabilmektedir. Zararsız gibi görünen sohbet odaları hakkında ebeveynlerinbirçoğunun gereken ölçüde bilgi birikimi mevcut değildir. (Freeman-Longo, 2000: 79) İnternet ortamındailetişim daha çok kelimeler ve semboller üzerinden gerçekleşmektedir. Kullanıcılar fiziksel bir biçimde değilsanal birliktelik aracılığıyla karşılıklı bir şekilde iletişim kurmaktadırlar. Dolayısıyla algı düzeyi kimi zamandüşebilmekte ve iletişim kopuklukları yaşanabilmektedir. Sadece çocuklar değil, ebeveynler de sohbet odalarıve sosyal paylaşım ağlarına ilgi gösterebilmektedir. Çocukların ebeveynleri örnek aldığı ve taklit ettiğidüşünülürse anne ve babaların internet karşısında çok daha dikkatli olmaları gerektiği anlaşılacaktır.Anne ve babalar çocuklarına daha iyi bir eğitim imkânı sunabilmek ve onları topluma faydalı bireyler olarakyetiştirebilmek için evlerine bilgisayar almakta ve internet bağlatmaktadırlar. Kimi aileler ise internetin zararlıolduğu düşünerek çocukları sanal ortamdan uzak tutmaya çalışmaktadır. Bunun üzerine çocuk internet kafeleregitmekte, bilinçsiz bir şekilde sanal dünyada vakit geçirmektedir. Çocuğun denetimsiz bir şekilde internetkarşısında vakit geçirmesi şu sonuçları doğurmaktadır: (Turan, 2008: 77-78).Sohbet odaları, e-posta grupları ve sosyal paylaşım ağları ebeveynler tarafından denetlenemeyeceğiiçin çocuklar beklenmedik tehlikelerle karşı karşıya kalabilmektedirler.Çocuğun kişisel bilgilerinin ele geçirilmesi ya da buluşmaya ikna edilmesi olumsuz sonuçlardoğurabilmektedir.Çocuklar reklamlar aracılığıyla yanlış yönlendirilebilmekte ve zararlı (şiddet, pornografi) içeriklerle karşıkarşıya kalabilmektedirler.Ödül, oyun, hediye… vb. nedenlerle çocuklar sanal ortamda kandırılabilmektedir.Sartori’nin günümüz teknolojisine yönelik görüşleri dikkate değerdir. Ona göre sayısal çağın rahatlığı,uyuşturucunun insanlara vermiş olduğu rahatlığa benzemektedir. Web sitelerinde dolaşma, karşılıklı oyunoynama, anonim bir şekilde oluşturulan kimlikler sanal dünyanın her yaştan her kesime sunduğu hizmet veuygulamalar arasında yer almaktadır. Böylece toplum, içinde yaşanılan gerçeklikten koparak sanal dünyanın birparçası haline gelmektedir. Ailelerin internet konusunda gereken bilgi düzeyine sahip olmaması çocuğu olumsuzbir şekilde etkilemektedir. Saphiro, bilgisayar ve internet teknolojisinin gelişim göstermesiyle birlikte sıcakiletişimin ve insani ilişkilerin zedelendiğini savunmaktadır. (Kır, 2008: 86) Kurulan soğuk iletişim nedeniylebireylerin ufku daralabilmekte ve önlerine çıkan fırsatlardan yoksun kalabilmektedirler.Her toplulukta olduğu gibi ailede de hiyerarşik bir düzen bulunmaktadır. İlk eğitim toplumun en küçük birimiaile içerisinde yer alan anne ve baba tarafından çocuğa verilmektedir (Elmacıoğlu, 2012: 69-70). Bu açıdanebeveynlerin çocuğa karşı görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Özellikle internet konusunda ailenin çocuğaaydınlatıcı bilgiler sunması ve çocuğu olumlu bir şekilde yönlendirmesi bireysel gelişim açısından büyük önemarz etmektedir. Karan (2006: 36-38), ebeveynlerin, çocukları internetin zararlı etkilerinden koruyabilmesi adınadikkat edilmesi gereken noktaları şu şekilde sıralamaktadır:Ebeveynler, çocuklara özgüven aşılamalı ve olumsuzluk teşkil edecek davranışların önüne geçilebilmesiadına çocuklarla paylaşımda bulunmalıdır.Çocuklarla sürekli diyalog kurulmalı ve internet ortamında neler yaptığı öğrenilmelidir.Çocuğa kişisel bilgilerin önemi anlatılmalı ve bu bilgilerin kimseyle paylaşılmaması gerektiği izahedilmelidir.Eğitim ve Öğretim Araştırmaları DergisiJournal of Research in Education and TeachingŞubat 2014 Cilt:3 Sayı:1 Makale No: 32 ISSN: 2146-9199342Ebeveynler kimi zamanlar çocukla birlikte internet başına oturmalı ve onlara sanal âlemin avantaj vedezavantajları aktarılmalıdır.Çocuklara internette de reel dünyada olduğu gibi davranması gerektiği öğretilmeli ve saygı unsurunuelden bırakmamaları gerektiği vurgulanmalıdır.Çocuklara, etik ve ahlak kurallarına internette de uyulması gerektiği aşılanmalıdır.Çocuklara telif haklarının önemi anlayacakları bir şekilde anlatılmalı ve yapılan paylaşımlarda dikkatliolunması gerektiği öğütlenmelidir.Koruyucu ve takip edici programlar kullanılmalı ve çocuğun aktivitelerinden haberdar olunmalıdır.Çocuğa internet ortamında yanlış bilgilerin olabileceği aktarılmalıdır.Çocuk sanal arkadaşlıklara değil, reel arkadaşlıklara yönlendirilmeli ve arkadaşlığın önemivurgulanmalıdır.Anneler ve babalar çocukların geleceklerine ve kaderlerine doğrudan etki edebilmektedir. Bu açıdanebeveynlerin birbirleriyle uyumlu bir şekilde hareket etmeleri çocuğun gelişimi açısından önem arz etmektedir(Solak, 2008: 45). Bilgi ve kültür düzeyi yüksek bir ailede yetişen çocukla, bunun tam tersi bir ortamda hayatahazırlanan çocuğun olay ve olgulara karşı tutumu çok farklı olmaktadır. Dolayısıyla öncelikle ailenin internetalanında gerekli bilgi düzeyine sahip olması beklenmektedir. Ailelerin internet konusunda yeterince bilgiyesahip olamaması çocukların bu mecraya farklı bir şekilde yaklaşmasına neden olmaktadır. Çocuklara internetindetaylı bir şekilde aktarılabilmesi, sanal ortamın avantajlarının-dezavantajlarının aktarılması ve onların doğru birşekilde yönlendirilebilmesi için öncelikle anne ve babaların internet konusunda bilgi sahibi olması daha sağlıklıbireylerin yetişmesine temel teşkil edecektir.Ebeveynlerin İnternete Yönelik TutumlarıSağlıklı bir aile içi iletişimin temelini anne ve babaların çocuklara yönelik olumlu tutum ve davranışlarıoluşturmaktadır. Bununla birlikte çocukların istek ve arzularının ebevenyler tarafından dikkate alınıpalınmaması aile içi ilişkilerin farklı bir boyut kazanmasına neden olmaktadır. Özellikle internetin cezbediciortamı ve çocukların bu mecrayı çeşitli amaçlarla kullanması ebeveynlerin sanal dünyaya bakışınıdeğiştirebilmektedir. Bu nedenle ebeveynlerin internete yönelik tutumları tespit edilmeye çalışılmıştır.YÖNTEMÇalışmada nitel araştırma teknikleri arasında sıkça kullanılan derinlemesine mülakat tekniği kullanılmıştır.Derinlemesine mülakat tekniği; araştırılan konunun tüm boyutlarını içerisine alan ve çoğunlukla açık uçlusoruların yöneltilerek kapsamlı yanıtların elde edilmesine imkân tanıyan birebir ve yüz yüze görüşülerekenformasyon toplanmasına imkân veren veri toplama yöntemidir. Bu yöntem başta sosyal bilimler olmaküzere; tıp ve iş dünyasında da yoğun bir şekilde kullanılmaktadır (Tekin, 2006: 101)Bireylerin olaylara, konulara ya da durumlara yönelik tutum, görüş ya da duyguları tespit edilmek isteniyorsayüz yüze görüşülerek yapılan derinlemesine mülakat tekniği en uygun metottur. Katılımcının konuya yönelikvermiş olduğu cevaplar çerçevesinde duygu ve düşünceler doğru ve tarafsız bir şekilde öğrenilebilmektedir.Derinlemesine mülakat tekniğinde araştırmacı, araştırdığı konuyla ilgili daha önceden oluşturduğu sorularıkatılımcılara yöneltmekte, böylece konuyla ilgili bilgi ya da verileri sistematik bir şekilde toplayabilmektedir.(Türkünlü, 2000: 544) Bu yöntem sayesinde daha doğru ve nitelikli görüşler elde edilmekte ve katılımcılarkonuya yönelik düşünceleri rahat bir şekilde ifade edebilmektedir.Evren ve ÖrneklemAraştırmanın evrenini İstanbul ili Şişli ilçesinde yaşayan aileler oluşturmaktadır. Katılımcıların tespiti esnasında“amaçlı örneklem” kullanılmıştır. Amaçlı örneklemde evren birbirine benzer alanlara ayrılmaktadır. Bunlariçerisinde araştırmacının sorunu en iyi temsil edecek grup seçilmektedir. Nitekim araştırmada önemli olanebeveynlerin internete yönelik tutum ve davranışlarıdır. Dolayısıyla örneklem grubunu İstanbul ili Şişli ilçesindeyaşayan 0-6 yaş aralığında çocuğu olan aileler oluşturmaktadır. Fakat Şişli’nin nüfusunun 320 binin üzerindeolması ve örneklem grubundaki tüm katılımcılara ulaşamama gerekçesi nedeniyle aynı zamanda rastlantısalörnekleme tekniği de kullanılmıştır. Araştırma çerçevesinde 50 aile ile yüz yüze derinlemesine mülakatgerçekleştirilmiş ve konuyla ilgili sorulara doğru cevaplar verdikleri varsayılmıştır.Eğitim ve Öğretim Araştırmaları DergisiJournal of Research in Education and TeachingŞubat 2014 Cilt:3 Sayı:1 Makale No: 32 ISSN: 2146-9199343Veri Toplama AraçlarıAraştırmada ebeveynlerin internete yönelik tutumlarını tespit etmek amacıyla 5 farklı soru hazırlanmış ve busorular doğrudan kendilerine yöneltilmiştir.BULGULAR VE YORUMSorular hazırlandıktan sonra araştırma sonucunda elde edinilen bulguların yorumlanması kısmına geçilmiştir.Ebeveynlere öncelikle “Bir gün boyunca internet ortamında geçirdiğiniz zaman dilimi ne kadardır?” şeklinde birsoru yöneltilmiştir. Bu soruya verilen yanıtlar Tablo 1’de gösterilmiştir.Tablo 1: İnternet Ortamında Geçirilen Zaman Dilimi Frekans ve Yüzde Tablosuİnternet ortamında geçirilen zaman dilimi f %Hiç (İnterneti kullanmıyorum) 4 80-2 saat 19 383-6 saat 13 267-10 saat 6 1211-14 saat 5 1015 saat ve üzeri 3 6Katılımcıların büyük çoğunluğu (19) 0-2 saat aralığında internete erişim sağladığını belirtmişlerdir. İnterneti hiçkullanmadığını ifade eden katılımcı sayısı ise 4’tür. Bu periyoddan sonra internette geçirilen zaman dilimiarttıkça katılımcı sayısının ters orantıyla azaldığı görülmektedir. 3-6 saat aralığında 13 katılımcı (%26), 7-10 saataralığında 6 katılımcı (%12), 11-14 saat aralığında 5 katılımcı (%10) ve 15 saat üzeri internet ortamına erişimsağladığını ifade eden 3 katılımcı (%6) bulunmaktadır. Sonuçlardan da anlaşılacağı gibi ebeveynlerin büyükçoğunluğu internetten haberdar olmakla birlikte, sanal ortama erişim sağlamaktadır.Katılımcılara ikinci soru olarak “Öncelikle hangi amaçla interneti kullanıyorsunuz?” şeklinde bir soruyöneltilmiştir. Bu soru ile katılımcıların interneti kullanım gerekçeleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Soruyayönelik verilen yanıtlar Tablo 2’de sunulmuştur.Tablo 2: İnternetin Öncelikli Kullanım Amaçlarına Yönelik Frekans ve Yüzde Tablosuİnternetin öncelikli kullanım amaçları f %E-gazete, e-dergi okumak ve haberleri takip etmek 19 38E-postaları kontrol etmek ve sosyal ağlarda bulunmak 11 22Oyun oynamak ve eğlenmek 3 6İş / görev amaçlı erişim 5 10Film / video izlemek, fotoğraf görüntülemek 3 6Bilgisayar için gerekli programları indirmek 4 8Elektronik ticaret gerçekleştirmek 2 4Çocuğumun ödevlerine yardımcı olabilmek 2 4Bahis oyunlarına / yarışmalara katılma 1 2Yukarıda yer alan Tablo 2’de de görüldüğü gibi ebeveynlerin büyük çoğunluğu (19) interneti e-gazete, e-dergiokumak ve haberleri takip etmek amaçlı kullandığını ifade etmiştir. E-postaları kontrol etmek ve sosyal ağlardapaylaşımlarda bulunmak amaçlı interneti kullandığını ifade eden katılımcı sayısı ise 11’dir. 11 katılımcı kitlenin%22’sine tekabül etmektedir. İşi ya da görevli amacıyla interneti kullandığını ifade eden katılımcı sayısı sadece5’tir. Bilgisayar için gerekli programları indirdiğini belirten 4 katılımcının yüzdelik dilimdeki değeri toplamda%8’dir. Bu amaçları sırasıyla; film / video izlemek, fotoğraf görüntülemek (3), elektronik ticaret gerçekleştirmek(2), çocuğumun ödevlerine yardımcı olabilmek (2) ve bahis oyunlarına / yarışmalara katılma (1) takipetmektedir.Eğitim ve Öğretim Araştırmaları DergisiJournal of Research in Education and TeachingŞubat 2014 Cilt:3 Sayı:1 Makale No: 32 ISSN: 2146-9199344Katılımcılara üçüncü soru olarak “Çocuğunuz internet başındayken hangi hareket / davranışlardabulunuyorsunuz?” şeklinde bir soru yöneltilmiştir. Bu soru ile ebeveynlerin çocuklara yönelik ilgi düzeylerianlamlandırılmaya çalışılmıştır. Çünkü ebeveynlerin çocuklarıyla olan ilişkileri bireysel gelişim açısından büyükönem arz etmektedir. Katılımcıların ilgili soruya vermiş olduğu yanıtlar Tablo 3’de detaylı bir şekildesunulmuştur.Tablo 3: Çocuk İnternetteyken Sergilenen Hareketlere Yönelik Frekans ve Yüzde TablosuÇocuk internetteyken sergilenen hareket / davranışlar f %İnternetin olumsuz yönlerine karşı bilgilendirmek 2 4Çocukla birlikte internette gezinmek / oyun oynamak 9 18Hangi sitelere erişim sağladığını gözlemlemek 6 12Kendi işine bakmak / takip etmemek 24 48Çocuğun ödevlerini yapmasını sağlamak 7 14Çocuğa kitap / gazete / dergi okumak 2 4Ebeveynlerin neredeyse yarısı (24) çocukları internet başındayken kendi işleriyle ilgilendiklerini ifadeetmişlerdir. %48’e tekabül eden bu oran oldukça düşündürücüdür. 9 katılımcı (%18) ise çocuğuyla birlikteinternet ortamında gezdiğini ve oyun oynadığını ifade etmiştir. Katılımcıların 7’si ise çocuk internetteyken evödevlerini aradan çıkardıklarını belirtmişlerdir. Diğer alınan sonuçlar ise sırasıyla hangi sitelere erişim sağladığınıgözlemlemek (6), internetin olumsuz yönlerine karşı bilgilendirmek (2) ve çocuğa kitap / gazete / dergi okumak(2) olmuştur.Katılımcı ebeveynlere dördüncü olarak “Çocuğunuzu internetin zararlı etkilerinden nasıl koruyorsunuz?”şeklinde bir soru yöneltilmiştir. Bu soru ebeveynlerin farkındalığını ölçmekle birlikte internetin zararlı etkilerinekarşı çocukları nasıl koruduklarını tespit edebilmek amacıyla yöneltilmiştir. Soruya verilen yanıtlar aşağıda yeralan Tablo 4’te gösterilmiştir:Tablo 4: Ebeveynlerin Çocukları İnternetin Zararlı Etkilerinden Korumaya Yönelik Frekans ve Yüzde TablosuEbeveynlerin çocukları internetin zararlı etkilerinden koruma yolları f %İnterneti sürekli kötülüyorum. 6 12Filtre ve özel yazılımlar kullanıyorum. 14 28Sadece benimle birlikte internete giriyor. 5 10İnternete girebileceği hiçbir araç almıyorum. 8 16Herhangi bir girişimim yok. 16 32Kamera ile takip ediyorum. 1 2Bu soruya verilen yanıtlar araştırmanın başarılı bir şekilde gerçekleşebilmesi adına tatmin edici olmuştur.Katılımcıların hemen hemen üçte biri (16) çocukları internete korumaya yönelik herhangi bir girişim içerisindebulunmadığını ifade etmiştir. Bu oldukça yüksek bir orandır (%32). Filtre ve özel yazılımlar kullandığını ifadeeden (14) ebeveynler ise internetin zararlı etkilerinden haberdar olup özellikle cinsel içerikli sitelerdençekinmektedir. 8 katılımcı ise çocuğun internete girmemesi adına hiçbir iletişim aracı almadığını ifade etmiştir.İnterneti sürekli kötülüyorum (6), sadece bizimle birlikte internete erişim sağlıyor (5) ve gizli kamera ilegezindiği siteleri takip ediyorum (1) diyen katılımcılar da bulunmaktadır.Katılımcılara “Size göre internet nasıl bir araçtır?” şeklinde beşinci ve son bir soru yöneltilmiştir. Bu soruylaebeveynlerin internet teknolojisine bakış açısı tespit edilmeye çalışılmıştır. Soruya verilen yanıtlar Tablo 5’tegörülmektedir.Eğitim ve Öğretim Araştırmaları DergisiJournal of Research in Education and TeachingŞubat 2014 Cilt:3 Sayı:1 Makale No: 32 ISSN: 2146-9199345Tablo 5: Ebeveynlerin İnternete Bakışına Yönelik Frekans ve Yüzde TablosuEbeveynlerin bakış açısıyla internet teknolojisi f %Bağımlılık yaratan 14 28Bireylere ve topluma zarar veren 9 18İhtiyaç duyulan 5 10İnsanoğluna büyük kolaylık sağlayan 3 6Eğlendirici ve rahatlatıcı 7 14Kullanımı kolay 2 4Bilgi ve enformasyon kaynağı 8 16Mahremiyeti zedeleyen 2 4Bu soruya verilen yanıtlar sekiz başlık altında birleştirilmiş olup yanıtların içeriğine bakıldığı vakit; birçokkatılımcının internetin bağımlılık yarattığı fikrini savunduğu (14) görülmektedir. Katılımcılar internetin bireylereve topluma zarar verdiğini (9) de ifade etmişlerdir. Bununla birlikte internetin bilgi ve enformasyon kaynağıolduğu aktaran katılımcı sayısı da (8) azımsanacak ölçüde değildir. 7 katılımcı internetin eğlendirici ve rahatlatıcıbir teknoloji olduğu ifade etmiş ve çocuklarıyla sık sık internet üzerinden oyun oynadıklarını sözlerineeklemişlerdir. Diğer cevaplar arasında ise internetin ihtiyaç duyulan (5), insanoğluna büyük kolaylık sağlayan (3),kullanımı kolay (2) ve mahremiyeti zedeleyen (2) bir teknoloji olduğu yer almaktadır.SONUÇİnternet teknolojisinin hızlı bir şekilde gelişim gösterdiği günümüzde kitle iletişim araçları bu hızlı değişimdenolumlu bir şekilde etkilenmiş ve yapılarını baştan aşağı yenilemişlerdir. Yakınsamanın ortaya çıkması ve mobililetişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte internet bireysel-toplumsal açıdan ön planda yer almayabaşlamıştır. Sosyal paylaşım ağları, elektronik mesajlaşma, blog ve forumlar aracılığıyla internet teknolojisi heryaştan her kesimin beğenisini kazanmıştır. Ancak internetin olumlu olduğu kadar olumsuz yönleri debulunmaktadır. İnternetin olumlu ve olumsuz etkilerinin ebeveynler tarafından iyi bilinmesi çocuk gelişimiaçısından büyük önem arz etmektedir. Unutulmamalıdır ki çocuklar ve gençler toplumların kaderini belirleyecekyegâne unsurlardır.Bu araştırmada aile ve çocuk iletişiminde internetin konumu tespit edilmeye çalışılmış; bu amaçla çocuğubulunan elli katılımcıya nitel bir araştırma uygulanmış ve araştırma neticesinde elde edilen bulgularyorumlanmaya çalışılmıştır. Aile ve çocuk ilişkini daha iyi algılayabilmek adına İstanbul ili Şişli ilçesinde yaşayanve 0-6 yaş aralığında çocuğu olan ailelerle nitel bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Ebeveynlerin yarısındanfazlasının internette geçirdiği süre günde 2 saatin üzerindedir. Görüleceği gibi ebeveynlerin internete yoğun ilgigösterdiğini söylemek mümkündür. Araştırmada ebeveynlerin; e-gazete, e-dergi okumak ve haberleri takipetmek, e-postaları kontrol etmek ve sosyal ağlarda bulunmak, oyun oynamak ve eğlenmek, iş / görev amaçlıerişim… vb. gibi nedenlere interneti kullandığı görülmüştür. Ebeveynlerin eksik olduğu en temel nokta iseüçüncü soruya verilen yanıtlar neticesinde ortaya çıkmıştır. Katılımcıların yarısı çocukları internetteyken onlarlailgilenmediklerini ve kendi işlerine baktıklarını beyan etmişlerdir. Bu sonuç ailelerin çocuklarıyla yeterinceilgilenmediğini gözler önüne sermektedir. Bununla birlikte çocuğuyla ilgilendiğini ve onları internetin olumsuzyönlerine karşı bilgilendirdiğini ifade eden ebeveynler de bulunmaktadır.Ebeveynlerin geri plana attığı bir diğer nokta da çocukları internetin zararlı etkilerinden korunma yollarınayeterince eğilmedikleridir. Ebeveynlerin birçoğu bu konuda herhangi bir girişimlerinin bulunmadığını ifadeetmişlerdir. Ancak filtre ve özel yazılımlar kullandığını belirten katılımcıların varlığı da azımsanacak derecededeğildir. Çocuklarına internete girebileceği hiçbir araç almadığını aktaran ebeveynler de mevcuttur. Ebeveynlerinterneti bağımlılık yaratan, bireylere ve topluma zarar veren, bilgi ve enformasyon kaynağı, eğlendirici verahatlatıcı… vb. bir araç olarak tanımlamışlardır. Görüleceği üzere ebeveynler internetin bağımlılık boyutundanhaberdardır.Eğitim ve Öğretim Araştırmaları DergisiJournal of Research in Education and TeachingŞubat 2014 Cilt:3 Sayı:1 Makale No: 32 ISSN: 2146-9199346Elde edilen bulgulardan da anlaşılacağı üzere aileler internet hakkında gereken bilgi düzeyine sahip değildir.Çocuklardan önce anne ve babaların internet konusunda kendilerini geliştirmeleri ve bu teknolojiyi sağlıklı birşekilde kullanmayı öğrenmeleri gerekmektedir. Çocukları hayata hazırlayan en temel varlıkların anne ve babalarolduğu hatırlanırsa durumun ehemmiyeti daha iyi anlaşılacaktır. Ailelere medyadan ziyade internetokuryazarlığı bilincinin aşılanması birincil derecede önemlidir. İnternet okuryazarlığının gelişim gösterebilmesiadına doğru devlet politikalarının izlenmesi, gerekli medya desteğinin sağlanması ve internet okuryazarlığınaönem verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde internet üzerine yapılan olumsuz tartışmalar artarak devamedecek ve toplumsal yapı mevcut tartışmalardan olumsuz yönde etkilenebilecektir.KAYNAKÇAAtabek, E. (1998). Çocuklar, Büyükler ve Tavşanlar. İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.Castells, M. (2012). Networks of Outrage and Hope: Social Movements in the Internet Age. Cambridge: PolityPress.Çağdaş, A. ve Şahin, Z. S. (2002). Çocuk ve Ergende Sosyal ve Ahlak Gelişimi. Ankara: Nobel Yayınları.Dahlgren, P. (2009). Media and Political Engagement: Citizens, Communication,and Democracy. Cambridge:Cambridge University Press.Demircioğlu, H., Şahin, F. T., Günindi, Y. (2011). Anne Babaların Görüşlerine Göre Aile İşlevleri, ErzincanÜniversitesi Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, (13)1, 93-105.Demiriz, S., Öğretir, A. D. (2007), Alt ve Üst Sosyo-Ekonomik Düzeydeki 10 Yaş Çocuklarının Anne Tutumlarınınİncelenmesi. Kastamonu Eğitim Dergisi, (15) 1, 105-122.Elmacıoğlu, T. (2012). Başarıda Aile Faktörü (Ailede Huzur, Okulda Başarı). İstanbul: Yediveren Yayınları.Freeman-Longo, R.E. (2000). Children, teens, and sex on the Internet. Sexual Addiction & Compulsivity. TheJournal of Treatment and Prevention, (7),1-2.Fuchs, C. (2013). Internet and Society: Social Theory In The Information Age. Salzburg: Routledge.Güler, N., Uzun, S., Boztaş, Z., Aydoğan, S. (2002). Anneleri Tarafından Çocuklara Uygulanan Duygusal veFiziksel İstismar/İhmal Davranışı Ve Bunu Etkileyen Faktörler. Cumhuriyet üniversitesi, Tıp FakültesiDergisi, 24(3), 128-134.Gülnar, B., Balcı, Ş. (2011). Yeni Medya ve Kültürleşen Toplum, Konya: Literatürk Yayınları.İçel, K. (1998). Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.Karan, G. (2006). Anne Babalar İçin İnternet Rehberi, İstanbul: Epsilon Yayıncılık.Kır, G. (2008). İnternet ve Gençlik. İzmir: Şenocak Yayınları.Kırık, A.M. (2013). Gelişen Web Teknolojileri ve Sosyal Medya Bağımlılığı, Bulunduğu eser: Sosyal MedyaAraştırmaları – I “Sosyalleşen Birey. Büyükaslan, A., Kırık, A.M. (Ed.). Konya: Çizgi Kitabevi.Mavnacıoğlu, K. (2009). İnternette Kullanıcıların Oluşturduğu ve Dağıttığı İçeriklerin Etik Açıdan İncelenmesi:Sosyal Medya Örnekleri. Medya ve Etik Sempozyumu Bildiri Kitabı. Elazığ: Fırat Üniversitesi.Özyürek, A., Şahin, F. T. (2005). 5-6 Yaş Grubunda Çocuğu Olan Ebeveynlerin Tutumlarının İncelenmesi. GaziEğitim Fakültesi Dergisi, 25(2), 19-34.Eğitim ve Öğretim Araştırmaları DergisiJournal of Research in Education and TeachingŞubat 2014 Cilt:3 Sayı:1 Makale No: 32 ISSN: 2146-9199347Peterson, M. P. (2013). Cartography And The Internet: Introduction and Research Agenda. CartographicPerspectives, (26), 3-12.Rodopman, A.A., Bereket, A., Ateş, E. (2011). Kim Korkar Ergenlikten (Gençler ve Anne Babalar İçin ErgenlikleBaşa Çıkma Rehberi). İstanbul: Doğan Egmont Yayıncılık.Solak, A. (2008). Anne-Baba Eğitimi. Ankara: Hayat Boyu Eğitim Gelişim Derneği.Tekin, H. H. (2006). Nitel Araştırma Yönteminin Bir Veri Tekniği Olarak Derinlemesine Görüşme. İstanbulÜniversitesi Sosyoloji Dergisi, (13), 101-116.Turan, S. (2008). İnternet Ağında Çocuğum (Çocuğumu İnternet ve Bilgisayarın Zararlarından Nasıl Korurum?).İzmir: Gülyurdu Yayınları.Türkünlü, A. (2000). Eğitimbilim Araştırmalarında Etkin Olarak Kullanılabilecek Nitel Bir Araştırma Tekniği:Görüşme. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi Dergisi, (24), 543-559.Yavuzer, H. (2012). Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.Yörükoğlu, A. (2000). Değişen Toplumda Aile ve Çocuk. Ankara: Özgür Kitabevi Yayınları.
15 Kasım 2015 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder